09 Mayıs 2010 Dünya Anneler Günü

Bahçemizden....
Devamı ...

Hani, Var mı Bir Soran? Gelip Kapısını Çalan?

Tarih 01 Aralık 2009. Gün: Salı.

Karşı komşu. İylikseverAdam derdik biz ona. Görüyor büyük oğlumu. Akşamüstü. Penceresinden sokağa bakarken.

- N'aber komşu? Nasılsın?
- Eh!



- Eh, ya! Gitti gelmez! Uçtu konmaz! Allah rahmet eylesin! Durur bakardı, öyle senin gibi. Şu penceresinden. Gelen geçen insanlara...
- Ya! Evet, gitti gelmez...

Sabahın Son Çayı | Beylerbeyi | 11 Haziran 2009

- Hani? Var mı bir soran... Gelip de kapısını çalan? Heyt, heyt! Şu penceresinden, meraklı bir kuş gibi bakar bakar dururdu.
- Sıra bende. Ha?

- Senin sıran çoktan geçti!
- Nasıl yani? Ölü müyüm ki şimdi ben?

- Çoktan... Söyle var mı kapını çalan... Bir arayıp soran?
...

"Sıkılma oğlum!" dedim, anlatınca bunu oğlum gelip de yanıma. Öyle ya, hasta masta olur sonra, adam! Sağa ehemmiyet vermeyen, hastaya niye versin?
Devamı ...

İlk Söz: Bu Gidiş, Evet! O Gidişti!

Sevgili annem Zahide Çendeoğlu 12 Kasım 2009'da öldüğünde, ölüm haberini, Çendeoğlu adlı blogda yayımladığım bir yazıyla, "kendi ağzından" duyurmuştum. Yazının başlangıcını çok sevdiğim şair İlhan Berk'in bir sözüyle kurmuştum:

Büyük oğlum, çok sevdiği şair ağabeylerinden birini, uzun bir yolculuğa hazırlanırken görmüş ve "Ağabey nereye, böyle?" diye sorduğunda şair demiş ki:

- Beni kuşların doğum gününe çağırdılar...

...beni, kuşların doğum gününe çağırdılar...



Büyük oğlumun bana okuduğu birçok şiirden, en çok da bu şairinkiler beni şaşırtırdı [...].


Sözünü ettiğim bu yazıyı, eklediğim iki YouTube müzik videosuyla birlikte Analog'un alt kesimine yerleştirdim.... Bloga bir konuk geldiğinde, o yazıyı hemen okuyabilsin diye, farklı bir blog tekniği kullandım.
Eklediğim iki müzikten ilki arpçı [harpist] Marsha'nın arpıyla çaldığı Rodrigo Konçertosu'ydu. İkincisiyse Vaness-Mae'nin kemanıyla çaldığı Toccata idi.

AnaLog'u düzenlerken, blogun sağ kenarına üç YouTube müzik klibi daha ekledim. Bu üç klibin ilkinde Hasan Cihat Örter, perdesiz gitarıyla Sultaniyegah'ı çalıyor. İkincisinde Hasan Yükselir olağanüstü saygılı sesiyle Şu Yalan Dünya'yı söylüyor. Üçüncü klipteyse, yine Hasan Yükselir Garipler Semahı'nı seslendiriyor.
Analog'daki müzikleri dinlemek isterseniz, buradaki anlatım sırasına bağlı kalarak izleyin derim.
*
Blog işiyle çok uğraşan biri olarak, YouTube'a sıkça girerdim. Blogda yer alan bu müzikleri dinlerken, annem de salonda bu seslere kulak misafiri olurdu. Karadeniz Giresun şivesiyle, bazen: "Haunu bi da çal!" demeye yanıma gelirdi. Odamda, "âşık tarzı"yla çalmada biraz ustalaştığım bağlamam vardır. Onun duvarda asılı durduğunu gördüğünde şaşırır: "Ha! televizyon mu çalıyor onu?" diye sorardı.
Arkasından da: "Kapat burdaki televizyonu. Gel, salondakini aç. Birlikte dinnerük," derdi.

Bilgisayarımda televizyon kartı olduğu için, çalışma sırasında, arka planda, akşam haberlerinin seslerini dinlerdim. O zamanlarda da çıkagelirdi annem ve derdi ki: "Hem salonda hem burda olmaz. Masarif etmiyelim oğlum... Bak, daha ayın ortası. Ekmek alacak paramız yok! Sahi, kaldı mı ki heç bi şi?"

Elektrik giderimizi küçültmek ve artanı ekmeğe, yiyeceğe ayırmaktan yanaydı hep annem.
Annemin ölen babamdan aldığı 485 YTL'lik dul aylığıyla yaşıyorduk ikimiz...
Bu konuya ilerde sık sık döneceğim...
Bugün çok fena hastayım da. Soğuk almışım. Son üç günün çoğunu yatakta geçirdim.
Şimdilik bu kadar diyeceğim. Gidip kendime sıcak bir çorba hazırlamalıyım...
Devamı ...

Gülümse! Bugün Bayram!

Devamı ...

Kimlik | AnaLog

RSS SubscribeBir ay önce burada bu yeni "ev"i tutmuştuk büyük oğlumla. Evin adı "AnaLog" olsun demiştik. Cumhuriyet Bayramı sonrası tuttuğumuz bu eve, Kurban Bayramı ertesi 1 Aralık 2009'da taşındım. Artık, ben hep burada olacağım...

Ne zaman isterseniz, gelin, uğrayın yeni evim AnaLog'a: hallaşalım, söyleşelim...

Birlikte "geçmişe" yolculuk edelim. Ben sizi, "geçmiş 84 yıl" içinde gezdireyim. Siz beni, "gelecek 84! yıl[lar!]" içinde gezdirin...
Hadi bakalım!
* * *
Yazarın Notları
Not 1:
"Bir Annenin Günlüğü" olarak düşünülen AnaLog: Yaş 84 Zahide'm adlı bu blog, "bu dünyanın kâğıt, kalem ve mürekkepleri" elverdikçe, "defterleri" tükenmedikçe süresiz yayımlanacak, yeni fotoğraf ve yazılarla sık sık güncellenecektir.

* * *
Not 2: Başlangıçta, yarı İngilizce yarı Türkçe metinler yer alacaktı bu blogda. "Tell me a story, but let it be about a mother... [Bana bir öykü anlat; ama, bir anne üzerine olsun]" gibi farklı metinler yazma düşlerim vardı. Sonunda, bütünüyle Türkçe olsun diye düşündüm bu blogun dili. İlerde daha neler olur, ne gibi düşler görürüm, bilmiyorum...

* * *
AnaLog'a abone olun. AnaLog'daki güncel yazıları okuyan, fotoğrafları gören ilk kişi siz olun!

Devamı ...

SonSöz: Bu Gidişim, Evet! O Gidiştir!

Büyük oğlum, çok sevdiği şair ağabeylerinden birini, uzun bir yolculuğa hazırlanırken görmüş ve "Ağabey nereye, böyle?" diye sorduğunda şair demiş ki: - Beni kuşların doğum gününe çağırdılar...

...beni, kuşların doğum gününe çağırdılar...

Büyük oğlumun bana okuduğu birçok şiirden, en çok da bu şairinkiler beni şaşırtırdı. Birkaç gün önce, sabah suları, ikimiz kahvaltıdayken bizim evde tuhaf bir şey oldu. Bir serçecik, açık duran sokak penceresinden hızla içeri daldı. Kahvaltı masamızın üstünde üç kez süzüldükten sonra, mutfak penceresinden dışarı çıkıverdi. Şaşırdık kaldık. Bakıştık durduk bir süre birbirimizin gözlerine. Benim aklıma hemen o şairin sözleri geldi. Oğluma bir daha baktığımda, yüzünde, ona iyi bakıp da görebilenlerin o birazcık iç acıtan gülümsemesi vardı. Anladım ki, onun aklına da aynı şey gelivermiş... "Hangimize bu çağrı, sence?" diye soracaktım ki, atıldı söze: - İkimize anne... İkimize!
* * *
Kahvaltıdaki son çayımı elime alıp oturdum koltuğa. Benim yürüyüşüm yavaştır. O bana nasıl olsa yetişir, diye düşünüp dururken, dalıp gitmişim! Hepsi bu!
* * *
"Acele olmadı mı, bu biraz?" diyecek olanlara sözüm mü nedir? "Bazıları bu gidişte, biraz aceleci davranıyorlarsa, birkaç nedeni vardır mutlaka: bir değil!" diyecek olsam, ne düşünürdünüz? Hayır! Ben öyle demiyorum.

Diyorum ki...

- Düşerse yolunuz arada bir: bu yöne. Buyrun, gelin... Görüşelim!

Hep, burada olacağım ben: SÖZ!

[Bu yazı, Çendeoğlu adlı blogda yer alan 12 Kasım 2009 Perşembe günkü yazıdan alıntıdır. Ölüme ilişkin, telefon ya da mail ile gönderilen Üzüntü Bildirimlerini okumak isterseniz, lütfen TIKLAYIN.]
Related Posts with Thumbnails