Kimlik | AnaLog

RSS SubscribeBir ay önce burada bu yeni "ev"i tutmuştuk büyük oğlumla. Evin adı "AnaLog" olsun demiştik. Cumhuriyet Bayramı sonrası tuttuğumuz bu eve, Kurban Bayramı ertesi 1 Aralık 2009'da taşındım. Artık, ben hep burada olacağım...

Ne zaman isterseniz, gelin, uğrayın yeni evim AnaLog'a: hallaşalım, söyleşelim...

Birlikte "geçmişe" yolculuk edelim. Ben sizi, "geçmiş 84 yıl" içinde gezdireyim. Siz beni, "gelecek 84! yıl[lar!]" içinde gezdirin...
Hadi bakalım!
* * *
Yazarın Notları
Not 1:
"Bir Annenin Günlüğü" olarak düşünülen AnaLog: Yaş 84 Zahide'm adlı bu blog, "bu dünyanın kâğıt, kalem ve mürekkepleri" elverdikçe, "defterleri" tükenmedikçe süresiz yayımlanacak, yeni fotoğraf ve yazılarla sık sık güncellenecektir.

* * *
Not 2: Başlangıçta, yarı İngilizce yarı Türkçe metinler yer alacaktı bu blogda. "Tell me a story, but let it be about a mother... [Bana bir öykü anlat; ama, bir anne üzerine olsun]" gibi farklı metinler yazma düşlerim vardı. Sonunda, bütünüyle Türkçe olsun diye düşündüm bu blogun dili. İlerde daha neler olur, ne gibi düşler görürüm, bilmiyorum...

* * *
AnaLog'a abone olun. AnaLog'daki güncel yazıları okuyan, fotoğrafları gören ilk kişi siz olun!

Paylaşın!

Bookmark and Share

0 yorum:

Yorum Gönder

SonSöz: Bu Gidişim, Evet! O Gidiştir!

Büyük oğlum, çok sevdiği şair ağabeylerinden birini, uzun bir yolculuğa hazırlanırken görmüş ve "Ağabey nereye, böyle?" diye sorduğunda şair demiş ki: - Beni kuşların doğum gününe çağırdılar...

...beni, kuşların doğum gününe çağırdılar...

Büyük oğlumun bana okuduğu birçok şiirden, en çok da bu şairinkiler beni şaşırtırdı. Birkaç gün önce, sabah suları, ikimiz kahvaltıdayken bizim evde tuhaf bir şey oldu. Bir serçecik, açık duran sokak penceresinden hızla içeri daldı. Kahvaltı masamızın üstünde üç kez süzüldükten sonra, mutfak penceresinden dışarı çıkıverdi. Şaşırdık kaldık. Bakıştık durduk bir süre birbirimizin gözlerine. Benim aklıma hemen o şairin sözleri geldi. Oğluma bir daha baktığımda, yüzünde, ona iyi bakıp da görebilenlerin o birazcık iç acıtan gülümsemesi vardı. Anladım ki, onun aklına da aynı şey gelivermiş... "Hangimize bu çağrı, sence?" diye soracaktım ki, atıldı söze: - İkimize anne... İkimize!
* * *
Kahvaltıdaki son çayımı elime alıp oturdum koltuğa. Benim yürüyüşüm yavaştır. O bana nasıl olsa yetişir, diye düşünüp dururken, dalıp gitmişim! Hepsi bu!
* * *
"Acele olmadı mı, bu biraz?" diyecek olanlara sözüm mü nedir? "Bazıları bu gidişte, biraz aceleci davranıyorlarsa, birkaç nedeni vardır mutlaka: bir değil!" diyecek olsam, ne düşünürdünüz? Hayır! Ben öyle demiyorum.

Diyorum ki...

- Düşerse yolunuz arada bir: bu yöne. Buyrun, gelin... Görüşelim!

Hep, burada olacağım ben: SÖZ!

[Bu yazı, Çendeoğlu adlı blogda yer alan 12 Kasım 2009 Perşembe günkü yazıdan alıntıdır. Ölüme ilişkin, telefon ya da mail ile gönderilen Üzüntü Bildirimlerini okumak isterseniz, lütfen TIKLAYIN.]
Related Posts with Thumbnails